Hasarlı Bilgiler

Hasarsız bilgiler kitaplarda...

7 Ocak 2012

Hatırlamışken

Bayadır yazı yazmıyordum, müziğe ve filmlere kaptırmıştım kendimi. Yazı yazmak için düşünmek gerekiyordu ve bu aralar düşünmekle pek aram yoktu. Son düşüncelerim O'nu unutmamaya çalışmaktan ibaretti.

Unutmak istemiyordum, böyle bir güzellik unutulmamalıydı. İnsan aşık olduğunu hep ayrılınca anlarmış. O acının adı aşkmış. Böyle bir acı yaşamamıştım galiba. "Dünle beraber gitti cancağızım" O giderken sadece bakakalmak, gitme dur diyememek beni ne kadar derinden üzdüyse eminim onu da o kadar üzmüştür. Elim kolum bağlıydı... Önüne geçemeyeceğim, engel olamayacağım bir nedeni vardı. Haklıydı.

Ben sustum, o sustu. Sessizce içimizde fırtınalar koparak severek ayrıldık. Hangi neden beni sevdigimden ayırabilir diye düşünürdüm biri böyle şeyler anlattığında. Seversem sonuna kadar arkasında dururum derdim. "Sevgiyle yapılan hiç bir şey, insana zarar vermez"di, Candan Erçetin'in ninni şarkısında geçen mısra "korkmaksızın seveceksin" diyordu.

Ama hayat şartları... Neden ayrıldınız diye soranlara hayat şartları diyorum. İsyan etmiyorum bu hayat şartlarına, baştan bildiğimiz şeylerdi. Sonu görülebilen şeylerdi. Bana düşen "benim aşktan anladığım yaşananlar kar saydığım, kalbim sen de kaldı kır gitsin" den başka birşey değildi. Konuşma hakkım bile yoktu. Konuştu dinledim, tek bir kelime etmedim. Konuşmayınca güya dik durdum, tepki vermedim, normal karşıladım, soğuk kanlıydım. Pehh bi de bana sorun. Günler geçtikçe sinirlendim, "bana ne yaptın çocuk" dedim.

En sevdiğim şeyi de aldı, müzik dinleyemez olmuştum. Karın ağrıları verdi bana... Kokusu sinmiş t-shirt bırakmıştı arkasında. Odamın bir yerinde duruyor, çamaşır sepetine girmeyi bekliyordu. Kokusu azaldıkca paniğe kapılıyordum, hatıralarımızda aynı hızla silinmeye başlıyordu. Bana mutluluk veriyor diye, giden birinin hatıralarına sarılıyordum. 1,5 ay geçmesine rağmen hergünü yeni ayrılmış (hafif geldi bu kelime) terkedilmiş gibi bir nevi "groundhog day"mişcesine baştan yaşıyordum. Hergün öncekinin aynıydı, ses yoktu, yeterince tanımıştım olmayacaktı zaten.

Ben olsam birşeyler yapardım sevdiğim birini terkediyorsam bir şekilde bu acıyı da beraber sırtlamaya çalışırdım. En kötü ihtimalle kavga eder ayrılırdım ki aklından kolay silinsin. Değişimimden korkuyorum, bu tecrübe benimde başkalarına aynı şekilde davranmama yol açabilir. Biz ne acılar çektik senin ki yanına bile yaklaşamaz, çatt ayrılıyorum senden! olaylarına girebilirim. Ben sana geldiğimde böyle değildim. Neden beni daha kötü, taş kalpli bir insan yaptın demezler mi adama. En azından buna hakkın yoktu. En azından yılbaşı arifesinde aradığımda o telefonu açacaktın. En azından meşgulsen geri dönecektin. En azından bir mesaj yazacaktın. Aklıma takılmana gerek yoktu o gece. Bir hata mı yaptım ben olaylarına girmeyecektim ki daha once hal hatır sorardık. Artık mis kokan t-shirt üm çamaşır sepetinde. Bunları yazmamı tembihleyen de o. Artık herşeyiyle unut dedi. Kendine gel yeni müzikler kitaplar filmler oyunlar keşfet, kendine zaman ayır dedi. Uçaklara konsantre ol, işini düzgün yap dedi.

İş demişken artık nereye aidim bilmiyorum. Bi avrupa yakası(AHL), bi anadolu yakası(İSG). Ömrüm yollarda geçiyor(trafik trafik). Havaalanında çalışmanın en güzel yanı, sabah serviste geldik mi diye uykulu gözlerle etrafa degil gökyüzüne bakıyorum. Uçak göremezsem daha var diyorum uyumaya devam ediyorum, uçak görürsem yönüne bakarak havaalanının ne tarafta olduğunu, irtifasını da (yüksekliğini) gözüme kestirip varış için ne kadar süre kaldıgını tahmin ediyorum.

Şirket değiştiriyorum dolaylı yoldan, işler yolunda giderse geri kalan ömrümün önemli kısmını yurtdışında otel odalarında yöreye ait içkileri yudumlayarak geçireceğim.

Dip not: Yılbaşı arifesinde telefonu açmayarak bana iyilik yaptın, kendime gelmemi sağladın. Yoksa o t shirt benimle konuşmayacak, beni kendime getirmeyecekti. "Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.."

0 yorum:

Yorum Gönder