Hasarlı Bilgiler

Hasarsız bilgiler kitaplarda...

Bugün doğumgünüm 12 yaşındayım.

Herhangi bir kişinin ölümü, bu en yakınınız olsa bile insanın kişiliğini bu denli değiştiremez. Herhangi bir insanın dışında tutabileceğim liderler var tabii ki, onlar dünyayı değiştirmişlerdir, yakarak yıkarak o coğrafyadaki insanlığın tarihini (haklı ya da haksız demiyorum). Bir şehrin yıkılması ise o şehirdeki insanların anlam veremedikleri şekilde sahip olduklarını feda ederek değişimlerine yeniden doğuşlarına sebep olmuştur. Öfke duyarlar; inandıkları, sahiplendikleri bir vizyon bir düşünce ya da ülkeleri için olsa ses çıkarmazlar. Ama neden durup dururken kendi hallerinde yaşarken o sıcacık evler yıkılır, hayatlar altında kalır anlam veremezler. Bunadır bütün öfkeler, çıldırışlar, isyanlar.

Peki ya ben o günden sonra daha nasıl inanabilirdim hayatın güzel olduğuna. İnsan hayatından vazgeçiyor bitsin bu çile diyor; su sırasında, gaz sırasında, yemek sırasında beklerken. Elleri üşüyor kimse tutmuyor çokta umurumda diyor, ellerini cebine sokup başını öne eğiyor. Yüzü rüzgardan donuyor, ısıtacak tek bir yer bile olmadığından sesini çıkartmıyor. Sanıyorlar ki esen soğuk rüzgardan dolayı gözleri doluyor, o rüzgara inat uzakları görmeye çalıştığından gözleri ıslanıyor.
Etraf yıkılmış binalarla dolu.

Jeneratörle çalıştırılmış bir tv ye denk geliyor tek başınalığın öyküsünü dinliyor tvde. Sanıyorlar ki içecek su bulamazken tvde kadeh kaldıranlara isyan ediyor. Asla! Tv dekilere içerlemesinin sebebi daha 2 gün önce aynı hayatı kendiside yaşıyordu şimdi ne oldu da bu kare bu kadar uzaktı ona. Onu hatırlıyor da ona isyan ediyor. Neden ben diyor !

Ergenliği kırılmışlar o sokakta top oynarken ne mutlulardı. Artık kimse top oynamıyor o sokakta. Herkes o sokak dışında düzce dışında nerede yaşayacağını planlamaya çalışıyor.

İzmitten okuldan gelmiş daha eve gireli 5 dakika olmamıştı. Yine o çatırtı ta derinlerden, ağlayacaktım o çatırtıda. Kabus olsun bu dur dur sallama diyordum içimden. Endişeleniyordum hayır hayır bir daha olamaz olmamalı diyordum. Zaten ev orta hasarlı. Annem ablam evde içindeyiz bu evin üstümüze yıkılacak diyor, annemle ablama bakıyordum. Çok endişelilerdi. Belki son kezin bakışıydı bu, son bakıştı. Durdu sandık ama yanılmışız. Kendimizi zor attık dışarı vücut olarak. Beynim çoktan iflas etmişti, öfkeye çıldırışa yenik düşmüştü. Yeni biri doğmuştu. Susmaya karar vermişti, kendi başına kalmaya, bir canı olduğunun farkındaydı alsalarda içi yanmazdı artık. Alınmıştı çünkü, mutluluğun bir daha yüzüne yakışmayacağını biliyordu. O gece sogukta ateş başında tek başına uyumuş uyandığında paçaları yanmış sönmüş, pantolonu ayazdan kapkatı kesilmiş ama kendisi üşümüyordu. Yemek bulabilmek için eve girmiş eve girdiğinde depremden önce hazırlanmış olan masanın yerle bir olduğunu görmüş, karnı guruldamıştı.

Herkes walkmanden haberler için radyo dinlemeye çalışırken o son pilleriyle hep şarkılar dinlemişti.

Hoparlörlere pil bağlayıp herkes dinlesin istemişti ama ayıplanmıştı.
Kendi kendine konuşmuş, içinden şarkılar söylemişti, ve asla hayal kurmamıştı. Akışına bırakmış artık hiçbir şeye müdahale etmiyordu. Ara ara öfke patlamaları yaşıyor, kendiliğinden sakinleşiyordu.

Ergenliğime inildiğinde bunlar var, aklımdan çıkmıyor. Benim gibi binlercesinin hayatı bu şekilde değişti, ülke geneline yayılmış durumdayız. Ve yenileri geliyor bu son depremle.

Şehirler yıkılır
Hayatlar altında kalır
Aslında cezalandırılanlar geride kalanlardır

Bi de gidenler vardır. Asla unutulmazlar!

"Dokunsam ağlar mısın düşünüp o yılları?"

0 yorum:

Yorum Gönder